
Geçmiş olsun da yine olmasın!
Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü (KRDAE) Marmara Denizi ve İstanbul’da 23 Nisan'da yaşanan depremle ilgili ilk değerlendirme raporunda; depremin hem yerel büyüklüğünü (Ml) hem de moment büyüklüğünü (Mw) 6,1 olarak açıkladı.
İçişleri Bakanlığına bağlı Afet ve Acil Durum Yönetim Başkalığı AFAD ise depremin büyüklüğünü 6,2 olarak açıkladı. Her halde her ikisi de farklı ölçüm yöntemleri kullanıyorlar.
Beni asıl ilgilendiren şey ise depremin büyüklüğünden ziyade bu baş belası büyük sorun için İstanbul Büyükşehir Belediyesinin de İç İşleri Bakanlığının da nasıl bir tedbir alıyor olması. Tabi bir tedbir alınıyorsa... Bu işi ranta dönüştürmeden depreme dayanıklı binalar, alt zemin çalışmaları, çevresel faktörler, ulaşım, yerleşke düzeni, yeşillendirme ve ağaçlandırma yöntemleri, bina kat sayıları ve binaların yaklaşık konumları gibi yüzlerce başlık altında incelemeye alınması gereken konu varken İstanbullular kaderlerine mi teslim edilecek?
Bir facia daha mı yaşamak lazım? Hâlâ akıllanmadık mı? Doğru dürüst adımların atılması için ille de kendinden bir canın yanması mı lazım acaba?
Depreme dayanıklı binalar ve yerleşkeleri yapabilmek için PLANLAMA, ALT YAPI, RAPORLAMA, RUHSAT, İZİN, KONTROL VE DENETLEME, UYGULAMA ve tabii uygulama sonrasında da deprem sonrasında hızlı, güvenilir, iş birliği, sağlam dayanışma, ön hazırlık ve arama kurtarma gibi yüzlerce başlıktaki eksikliklerimizin ve beceriksizliklerimizin ortadan kaldırılması şart. Bunu tekrar etmeye gerek var mı bilmiyorum ama devletin sanatçısından çadır tedarik etmek zorunda kalmak o ülkenin yönetimindeki büyük boşlukların ve ayıbın en açık göstergesidir.
Artık kim, kimin amcası, dayısı ise değil, kim milletvekili olmak ne kadar para harcıyorsa o harcadığı parayı yerine koymak için değil, işi bilenin ülke yönetiminde yer alması gerektiğini, halkın içinden bağrından olan vatandaşın milletin vekili olması gerektiğini görmek lazım.
İstanbul’um Yalova’m her şehrim, geçmiş olsun. Birileri neyin ne zaman ve nasıl yapılması gerektiği öğrenip işe koyulana kadar canımızın yanmaması ümidiyle.